Selam!
Ülkemizdeki arı çeşitliliği:
Hep deriz ya
"eko tip, eko tip" nedir bu ekotip, yurdumuzun farklı yörelerinde niye farklı arılar var diye araştırdığımızda karşımıza şu sonuç çıkıyor:
Hepimizin bildiği gibi Yaradanın, yaratmış olduğu dünyada, bilim insanlarının araştırma sonuçları şunu gösteriyor; dünyada yaşam, buzul çağının sona ermesi ile başlıyor.
Bir çok bilim adamının birleştiği bir konu da; yaşamın, yani ilk canlıların ortaya çıktığı yer neresidir biliyormusunuz?
Tabiki
"Anadolu" toprakları!".
İşte apis mellifera (bal arısı) doğal olarak ilk bu topraklarda
Küçük Asya'da, yani
Anadolu Yarım Adası'nda bu topraklara
Trakya'da dahildir görülmüştür.
Bunun içindir ki, tüm dünyanın gözü bizim arılarımızın üzerindedir!
Yeryüzüne arılar bu topraklardan dağılmıştır.
Yapılan araştırmalarda görülüyor ki; bu topraklarda ilk olarak görülen 2 tür, Apis mellifera L. ve Apis florea( cüce) balarısıdır.
Bu 2 türden de bir araştırmaya göre en az 5 alt tür, bir araştırmaya göre de 7 alt tür, türemiştir.
Yani kısacası Apis mellifera L. ve Apis florea türlerinden;
Karniol, Anadolu, Kafkas, Ermenistan, Suriye, İran ve Kıbrıs arıları türemiştir.
Yapılan iki araştırma da gösreriyor ki; Anadolu arısı dediğimiz (anatoliaca) ne kadar Anadolu'ya has bir arı ise Karniol (carnica) da Anadolu'ya has bir arıdır.
İşte bunları bilmeyen o malum kişiler arıcılık oyunu oynadıkları o yerde çevresindekileri yanıltmaktadırlar.
Ben bir zamanlar "Karniol da bu toprakların arısı" dediğimde, bana, Osmanlı Viyana kapılarına dayandığında öyle idi demişti, ya sabır çeken birileri!
Ben bunlara fazla bir şey de demek istemiyorum kendi kin ve nefretleri içinde debelenip
dursunlar!
O caanım, dedikodu yaptıkları meskenlerinde şarap yapıp, çorba pişirsinler ve içip, içip sağa sola sataşsınlar, çünkü ellerinden ancak bu geliyor.
Karniolun bu toprakların arısı olduğunu öğrendiklerinde mor un hangi tonuna bürünecekler acaba?
Herhalde mosmor olurlar(!)
Aşağıdaki araştırmayı
İrfan KANDEMİR hocamız 2000 yılında yapmış.
ASYA MİNÖR VE ORTA DOĞU’DA BAL ARISI ÇEŞİTLİLİĞİ:
BAL ARISI ARAŞTIRMALARI ÜZERİNE BİR
BİBLİYOGRAFYA
İrfan KANDEMİR
Ankara Üniversitesi Fen Fakültesi Biyoloji Bölümü,
06100 Ankara
Küçük Asya (Anadolu yarımadası, Trakya dahil) ve Orta Doğu,
Asya kıtasının güney batısında çok geniş bir alanı kapsamakta
ve bu olağanüstü alanda farklı coğrafya ve bitki çeşitliliği balarısı
çeşitliliğinde de kendini 2 tür (Apis mellifera ve Apis florea “cüce
balarısı”) ve yedi alttür (A. m. carnica grubu, A. m. anatoliaca, A.
m. caucasica, A. m. armeniaca, A. m. syriaca, A. m. meda ve A.
m. cypria) şeklinde göstermektedir. Bu bölge bilinen tüm balarısı
türlerinin % 20 (ya da % 30, A. cerana)’sini ve bilinen tüm balarısı
alttürlerinin % 25’inden fazlasını içermektedir.
Lübnan, Suriye, Irak, İran, Azerbaycan, Ermenistan ve
Gürcistan arasında, Türkiye 5 farklı balarısı alttürü ile en fazla
balarısı çeşitliliğine sahiptir. Bu alttürler çeşitli metotlar kullanılarak
çalışılmıştır (örneğin morfometri, allozimler, mtDNA, DNA dizi analizi
ve mikrosatelitler). mtDNA çalışması sonucunda Türkiye’deki balarısı
alttürlerinin mtDNA C koluna ait olduğu bulunmuş ancak güney
bölümünde O mtDNA kolunun bulunduğuna işaret etmiştir. Aynı
şekilde, mtDNA O kolu Lübnan ve Suriye’de de tespit edilmiştir. Bu
bulgular Orta Doğu coğrafyasının balarısı evriminde ve yayılımında
önemini vurgulamaktadır.
Araştırma daha sonra Kuzey Kıbrıs ve İran gibi komşu ülkelere
de genişletilmiştir. Aynı tipte ki çalışmalar yapılarak ilk önce Kuzey
Kıbrıs’ta genetik varyasyonun bulunmasına çalışılmıştır. A. m. cypria
morfolojik O koluna ait olmasına rağmen, mtDNA verilerine göre
C grubunda olduğu belirlenmiştir. Bununla beraber daha detaylı
örnekleme ile Suriye’de bulunan O koluna ait mitokondriyal DNA
haplotiplerinin varlığının bulunduğu tespit edilmiştir (bu sonuç
tarihsel balarısı hareketini aydınlatmaktadır). Bu yapılan çalışmalar
ile Türkiye ve Kuzey Kıbrıs arasında morfometriye dayalı bir
karışımın, Kuzey Kıbrıs ile Suriye arasında ise mtDNA’ya bağlı bir
karışımın olduğu gözlenmiştir.
Son olarak ise Pers balarılarında (A. m. meda, İran) genetik
varyasyonun düzeyi ve sınırlarının araştırılması amaçlanmıştır.
Biyokimyasal belirteçlerden (allozimler) elde edilen ilk bulgular
Ruttner ve arkadaşlarının bulgularını yani yüksek ve alçak
bölgelerdeki farklılığı desteklemiştir. Özellikle Mdh alelleri çok
ilginç sonuçlar vermiş ve mtDNA sonuçları İran balarılarının mtDNA
C koluna ait olduklarını göstermiştir. mtDNA’da bulunan COICOII
bölgesininde 5 farklı haplotip İran coğrafyasında herhangi
bir gruplaşma (Ruttner’in belirttiği üzere İran’da 4 farklı balarısı
populasyonu gibi) göstermemiştir.
Bu araştırmayı da Aykut KENCE hocamız 2006 yılında yapmış.
TÜRKİYE’DE BAL ARISI ÇEŞİTLİLİĞİ VE KORUNMASI
Aykut KENCE
Orta Doğu Teknik Üniversitesi, Biyoloji Bölümü
Ankara, Türkiye
Anadolu’daki iklim koşullarındaki bölgesel çeşitlilik birçok
hayvan ve bitki türünün evrimi ve dağılımını etkilemiştir. Köppen
iklim indexine göre bir kaç iklim bölgesinden oluşan Avrupa
ülkelerinin çoğunun tersine Türkiye’de en azından sekiz çeşit
iklimsel bölge bulunmaktadır. Balarıları (Apis mellifera L.) ,
Anadolu’nun çok farklı ekolojik koşullarına uyum sağlarken giderek
çeşitli ırk ve ekotiplere evrimleşmiştir. Türkiye’de biri Trakya’dan,
diğer dördü Anadolu’dan olmak üzere en azından beş alttür
bilinmektedir. Bu alttür ve ekotip toplumları arasındaki farklılıklar
çalışıldığında gerek morfometrik, gerekse allozim, mt-DNA ve
mikrosatellitler gibi genetik özellikler bakımından çok büyük bir
çeşitlilik gözlenmektedir. Farklı ırk ve ekotiplerde çok sayıda nadir ya
da tanılayıcı. alelin bulunması balarısının Anadolu’da uzun süredir
evrimleştiğini gösterir. Morfometrik ve moleküler genetik çeşitliğe ek
olarak, Anadolu toplumlarında davranışsal özelliklerde de büyük bir
çeşitlilik gözledik. Bu büyük genetik çeşitlilik, balarısı toplumlarının
gelecekteki çevre değişimlerine uyum sağlaması ve geliştirme
programlarıyla balarılarının Türkiye’de ve Dünya’da genetik olarak
ıslahı açısından gereklidir ve korunmalıdır. Bu amaçla Kafkas arısının
(Apis mellifera caucasica) farklı ekotipleri için koruma bölgeleri
oluşturulmuştur. Diğer alttür ve ekotipler içinde koruma bölgelerinin
en kısa sure içinde oluşturulması acilen gerekmektedir.
Balarısı genetik çeşitliliğinin korunması için (1) yurt dışından
yabancı ırkların ithal edilerek yerli arı ırkların yerini alması ve (2)
ana arıların ülkedeki bir kaç odakta üretilerek ülkenin her yerine
gönderilmesi uygulamalarına son verilmelidir. Bu şekilde balarıları
genetik kirlenme yoluyla yerel uyumlarını yitirmeyecektir.
Okudunuzmu, öğrendinizmi, karniolun hangi topraklara ait olduğunu!
Şimdi anlatın bakalım çevrenize; biz bu güne kadar, karniolun bizim arımız olduğunu bilmiyorduk, hepinizden özür dileriz, biz, sizi yanıltmışız diyebilme cesaretini gösterebilecekmisiniz?
Bu erdem sizlerde varmı?
Hani size; bir tarihte bir fil hikayesi anlatmıştım da hazmedememiştiniz, bir gün arkanıza baktığınızda kimseyi göremiyeceksiniz demiştim...
"O" günler geliyormu acaba ne dersiniz?
Üstad ne kadarda doğru söylemiş, vakti zamanında!
Şunu hiç bir zaman unutmayın; Ali Şekerli ismi her zaman tepenizde "Demoklesin kılıcı" gibi sallanacak!