30 Nisan 2011 Cumartesi

Matkap aşısı...



Uzun bir aradan sonra merhaba!

Uzun süredir yazmadım, üzerime bir tembellik çöktü hiç yazasım gelmedi.

Tembellik dedimse sadece yazmayı kastediyorum tabiki...

Aylak durmadık ama öyle yoğun bir çalışma içersinde değildim bizim buralarda havalar bir türlü ısınamadı gitti haliyle arılarla da fazla ilgilenemedik, bende bu vesile ile bahçede vakit geçirdim bir şeyler yapmaya çalıştım...

Yeni arılığımda meyve fidanı hiç yok bende fidan yetiştirip arılığa dikmeye karar verdim.

Civarımdan gördüğüm yabani meyve fidanları söktüm ve şubat ayından bu yana peyder pey aşıladım hemen hemen yapmış olduğum aşıların tümü tuttu yeşermeye başladılar.

Bu kış nette sörf yaparken aşılar ile ilgili yabancı kaynaklarda ve Türkçe kaynaklarda bayağı bir araştırma yaptım.

Meğer bilmediğim ne çok şey varmış ağaç aşılama konusunda, inşallah zamanı geldiğinde bunları paylaşmak istiyorum burada, belki birilerinin işine yarar.

Yabancı ülkeler doğaya çok önem veriyor, her ne kadar bizim de doğaya önem verdiğimiz söylensede ben inanmıyorum adamlar, meyve ağacı aşılama konusunda sayfalarca yazmışlar ve bir o kadarda görsel var yani hiç aşı bilmeyen bir kişi şayet merağı varsa çok kolay kendini yetiştirebilir bir sürü aşılama tekniğini en ince ayrıntısına kadar hiç üşenmeden yazmışlar bizde böyle bir kaynak bulmak imkansız, devletin elinde çiftçimizi, halkımızı eğitecek konuya bu kadar hakim olan eleman olmadığı kanaatı oluştu bende.

Özel sektörde muhakkak vardır ama onlarda bildiklerini kendilerine saklıyorlar galiba nedense; yurdum insanı bildiği bir şeyi bir başkasına aktarmak istemiyor bazı şeyleri aşmamız gerek...

Yalnız bizim kaynaklarda çok ilginç bir şeye rastladım 50 yıl önce vatandaşın biri dut ağacına üzüm (asma) aşılamış.

Dut ağacının bir dalını matkap ile delmiş ve o deliğin içinden asma fidanının dalını geçirmiş, dut ağacı da yarayı kapatıp asma fidanını sıkıştırınca asma fidanının kökünü kesmiş ve böylece asma fidanı dut ağacına aşılanmış olmuş.

Ben bu tekniği biraz daha zorlayarak daha farklı uyguladım ve galiba başardımda...

Çapı 7-8cm olan erik ağacının tepesini kestim ve yerden 50cm kadar yukardan yaklaşık 45 derecelik bir açı ile ağaca 2cm derinliğinde bir delik deldim.

Delmiş olduğum bu deliğe kiraz ağacından almış olduğum aşı kalemini (çeliğini)...

Ağaç bir takoz yardımı ile sıkıca çaktım, çakmış olduğum aşı kalemi ağacın içine 2cm kadar girdi.
Kalemin kabuğunu hiç soymadım kalem, deliğe girerken biraz zorlanması lazım yani tatlı sıkı girmesi lazım .

Başka bir deyişle kalem deliğe girerken kabuğu soyulması lazım anaç ağacın kambiyumu ile kalemin kambiyumu birbirine değmesi lazım aşının tutması için.

Matkap ile delmiş olduğum erik anacına kiraz kalemini bu şekilde çaktım...

Bu sistemde kalemi bağlamaya falan gerek kalmıyor deliğin çevresine ve kalemin tepe noktasına aşı macunu sürdüm hepsi o kadar.

Aşıyı şubat 19 da yapmışım.

Aynı ağaca hem kiraz hemde kayısı aşıladım, kayısı kalemi mart ayının 27 sinde çiçek açmış.

Bu da bir başka ağaç.

Nisan 15 Aşılar uyanıyor...

Nisan 29 kiraz kalemi yaprak çıkarmış...

Nisan 29 kayısı uyanmaya başlıyor...

Erik anacındaki yani aynı anaçta hem kayısı hemde kiraz aşıları..

Bu şekilde 3 ayrı ağaç aşıladım, bir anaca 3-4 kalem koydum hepside tuttu bende şaşırdım!

Aslında aşının mantığını öğrendikten sonra tutmaması imkansız yüzde yüz tutuyor.

Kambiyumların çakışması, aşı yerinin hava almaması, kalemin doğru yerden alınması ve korunması kurallarına uyulduğunda muhakkak tutuyor.

Bu matkap aşısı bana çok ilginç geldi hem çok kolay en önemliside yaşlı ağaçlara aşının tutması biraz zor oluyor fakat bu sistemde ağacı idam etmeye, yani tepesini vurmaya da gerek olmadığını gördüm önce aşı yapılıp daha sonra aşı tuttuğunda ağacın tepesi kesilebilir şayet tutmazsa anaç ta kaybedilmemiş olur.

İngiliz dilcikli aşı tekniği ile erik anacına aşılanmış kayısı kalemi yaprak çıkarıyor.

İngiliz dilcikli aşı tekniği ile delice anacına aşılanmış kiraz kalemleri, delice ağacı kazık köklüdür kökünün 5-6 metre derine gittiğini söylüyorlar, yeraltı sularının derinde olduğu yerler için çok uygundur sulanmasada yaşamını sürdürüyor ve çok büyük ağaç olur.

Benim bildiğim yaklaşık 100 yaşında deliceye aşılanmış kiraz ağaçları var yöremizde.

Fakat yeraltı kaynak sularının yüksek olduğu yerlerde ömrü çok kısa olur 7-8- senede ölüyor.

Yeraltı kaynak sularının yüksek olduğu yerlerde kirazı, eriğe veya vişneye aşıladığımızda ömrü uzun oluyor.

Kiraz, vişne anacına biraz yüksekten aşılandığında da yarı bodur bir ağaç meydana geliyor ve erken meyveye yatıyor...

Kayısı ve şeftali çöğürünün (kendi çekirdeklerinden çıkmış olan fidanlar) ömrü çok kısa olur, ama bu meyveler erik anacına aşılandığında ömürleri çok uzuyor mesela erik anacına aşılanmış kayısı ağaçlarımız vardı yaklaşık 50 yıl gibi bir ömürleri oldu ne budandı ne ilaç atıldı bir defa olsun bir de bakımı yapılmış olsa idi ne olurdu acaba?

Chip budding (çip badding) aşı tekniği ile erik anacına aşılanmış olan kiraz.

Bu aşı tekniğinde anaçların kalınlığı 1,5-2cm oluyor genelde, tutma oranı da yüzde yüz gibi bir şey.

Bu yıl, bu aşı tekniği ile yaklaşık 200 tane falan aşı yaptım sadece kayısı aşılarında bir kaç tane tutmayan oldu diğerleri hep tuttu.

Bu aşı tekniği çok kolay ve çok hızlı bir şekilde aşılama yapabiliyorsunuz, bir kişi bir günde 500-600 tane bağlamada dahil aşı yapabilir zannediyorum.



Bu da benim gazoz ağacım(!) ağacı terbiye etmek için su şişelerini bağladım, gören bu ne diyor bende gazoz ağacı diyorum.

Bu ağaç 4 yaşında vişneye aşılamıştım, anaç vişne olduğu için ve biraz da yüksekten aşılandığı için fazla büyümedi bodur kalacak gibi.

Komşumda senin hiç kafan çalışmıyor niye gazoz ağacı diyorsun dilek ağacı desene, bir de kumbara koy gör bak ne oluyor diye takılıyor bana.

Kirazlar bayağı belli oluyor.

Gül çelikleri şimdilik iyi gidiyor bakalım kaç tane tutacak?

Pet şişelere ekmiş olduğum domates, patlıcan biber fideleri.

Her yıl fide yetiştirmek için küçük seralar yapıyordum bu yıl aklıma böyle bir şey geldi ve çok ta güzel oldu hiç zahmeti yok, pet şişeler minicik bir sera oldu.



Domates fideleri.

Patlıcan fideleri.


Kesmiş olduğum 5 veya 20lt lik su şişesinin dibini drenaj için 5-6 yerden deliyorum ve içine 6-7 cm yüksekliğinde satın almış olduğum torfu koyuyorum.

Ve üzerine domates tohumlarını aralıklı olarak saçıyorum.

Tohumların üzerini 1cm kalınlığında torf ile örttükten sonra tohumları yerinden oynatmadan sprey ile suluyorum ve kestiğim diğer parçayı şişenin üzerine geçiriyorum, genelde tohumlar filizlenene kadar bir daha sulamaya ihtiyaç duyulmuyor üzeri kapalı olduğu için buharlaşan su tekrar geri dönüyor.

500ml lik su şişesini kesiyorum...

Drenaj için şişenin dibine 2 tane delik deliyorum.

Şişeye torfu koyduktan sonra, orta yerine parmağımla 1cm derinliğinde bir delik açıyorum ve o deliğe bir tane salatalık tohumu koyup tohumun üzerini yine torf ile kapatıyorum ve sulayıp kesmiş olduğum diğer parçayı şişenin üzerine geçiriyorum.

Ekilmiş olan salatalık ve domates tohumları.

Muhteşem abinimin Edirneye geldiğinde getirmiş olduğu kestane kabağı tohumları, üç tane ektim üçüde çıktı.


Bu yukardaki tohumlarıda Mehmet Yüksel kardeşim sağolsun bu kış göndermişti.

Zarfın içinde de bir kaç çeşit mısır tohumu var.

Mehmetin gönderdiği kabak tohumlarından 2 tanesini ektim bir tanesi çıktı.

Benim kendi tohumlarımdan 2 tane ektim hiç çıkmadı.

Kim görmezse kabak tohumlarını yarıştıracaktım hangisi daha büyük olacak diye(!) ama olmadı Muhteşem abim daha maç başlamadan 3-0 öne geçti nasıl iş anlamadım(!)...

Diğer tohumlardan yine ekeceğim ama biraz geç kalacak, ne yapalım bu kış bizde Muhteşem abimin kabağını yeriz.