26 Ekim 2010 Salı

Bir Ziyaret Ve Formik Asit Hakkında Önemli Bir Bilgi

Bundan birkaç gün önce Ali Osman ağabeyi durumunu sormak için telefonla aramıştım.

Ali Osman ağabey durumunun iyi olduğunu yakın zamanda kızını dolaşmak (kızı Edirne’de üniversitede okuyormuş) için Edirne’ye geleceğini ,o zaman beni de ziyaret edeceğini söylemişti.

Bu gün geldi biraz sohbet etme imkanı bulduk kendisinin pek bir şeyi kalmamış bayağı iyileşmiş yakın zamanda da tamamen iyileşeceğini söyledi.

Aslında bu olay hepimize ders olmalı “gözlüksüz” ve “eldivensiz” olarak asitlerle çalışmamalıyız , bu işin hiç şakası yok !

Kendisine olayın nasıl meydana geldiğini sordum , o gün ; Varroa mücadelesi için hazırlık yaptığını %85 lik formik asidi %65 e düşürmek için formik asidin içine su kattığını ve asidi % 65 e düşürdüğünü söyledi.

Tam asidi kovanlara verecekken kendisini bir iş için telefonla arayıp , çağırdıklarını o da asidi vermeden arılıktan ayrıldığını söyledi.

Ertesi gün ve sonraki iki günün yağmurlu geçtiğini ve asidi kovanlara , üç gün boyunca veremediğini söyledi.

Dördüncü gün asidi vermek için arılığa gittiğini ve enjektör ile formik asidi kovanlara verirken enjektörün elinde patladığını , etrafa yayılan asidin de yüzüne ve gözüne geldiğini , o da hemen hiç vakit geçirmeden arılıkta bulunan su dolu varile kafasını birkaç defa sokup çıkardığını ve hemen hastaneye gittiğini söyledi.

İlk müdahaleden sonra olayın nasıl meydana geldiğini sormuşlar , oda aynen anlatmış , orada bulunan bir görevli çok ilginç ( tabiî ki biz bilmediğimiz için ilginç) bir şey söylemiş.

“ Formik asidin içine katılan suyun zamanla kristalize olması doğaldır “ demiş.

Yani Ali Osman ağabeyin demesine göre enjektörün patlaması formik asidin içindeki suyun kristalize olarak , deliği kapatması sonucu patlamış , şayet asidi hazırladığım o gün , asidi kovanlara verseydim hiçbir şey olmayacaktı , su katılmış formik asit üç gün beklediği için bu olay başıma geldi diyor.

Aman arkadaşlar bu olaydan bir ders çıkaralım , her ne olursa olsun gözlüksüz ve eldivensiz , güvenlik önlemlerini almadan kesinlikle asitlerle çalışmayalım ve yanımızda her ihtimale karşı muhakkak bir kova su bulunduralım.

Maşallah iyice iyileşmiş , ama güneşe fazla dayanamıyor , Dr. ları yakın zamanda tamamen iyileşeceğini söylemişler.







Beraber bir foto çekilelim hatıra olur dedik , dedik ama fotoyu çekecek kimseler yok etrafta , in , cin top oynuyor derken karşıda bakkalın çırağı gözüme ilişti bu oğlan yapar bu işi diye aklımdan geçirdim ve çağırdım "bizi bir fotolasana dedim" o da tamam Ali amca , asker arkadaşın mı dedi...

Ali Osman abi de yok oğlum " hacı arkadaşım " dedi , la havle...

Bak oğlum dikkatli çek bak , benim saç sakal beyaz çıkmasın dedik , dedik ama kime söylemişiz haberimiz yok Oğlan acemi imiş :-)

Ali Türk abisi gelince bi rica edeyimde ders versin, aslında Ali abisinin hocası da Muhteşem abi ya onun ders vermesi daha uygun olur galiba Dr. dan beleşe ders ( kulağa ne kadarda hoş geliyor) bizim oğlana :-)





Gülegüle git Ali Osman abi ayağına sağlık yine bekleriz...




16 Ekim 2010 Cumartesi

Yazdan kalanlar...



Yeni arılığım.

Eski arılığım evime 15 mt kadar uzaklıkta idi uzun yıllar burada arıcılık yaptım.
Çevrem evler ile sarılı idi,evlerin ortasında 600 metrekare bir boşluk vardı ve ben bu boşlukta 1990 yılında 1 koloni ile başladığım arıcılık macerama 2010 yılına kadar devam ettim.

Komşularımın hiç birinden de hiç şikayet duymadım,arılarım kimseye zarar vermedi.
Belki de arılar tarafından muhakkak sokulan olmuştur fakat bana hissettirmediler.
Bence, arıcının komşuları ile ilişkisi iyi olmalıdır herkes ile iyi geçinmelidir.

Şu an arığın çok yakınına ev yapıldı,ve bana hali ilede yol göründü!
Kimseye zarar vermeden tası tarağı toplamak düştü :-)
Geçtiğimiz kıştan beri aradığım yeri bu yaz yani haziran ayında buldum ve 10 koloniyi,birkaç çiftleştirme kutusunu birkaç tanede yeni yapmış olduğum bölmeleri yeni yere getirdim.
Bu yeri bana tavsiye eden arkadaşın,buradan 4 arısı çalındı o da buradan arılarını taşımıştı,o gitti ben geldim inşallah aynı şey benim başıma da gelmez.
Bu taraflarda hırsızlık aldı başını gidiyor,ne hikmetse bir tane bile hırsız yakalanmadı!



Yeni yerim çok büyük en az 300 arı rahatlıkla koyulabilir.

Bu fotoğrafları hasattan sonra çekmiştim...


Anaarı çiftleştirme kutuları.
Kutuları karıncalardan kurtarmak için bu şekilde kazıkların üzerine monte edip kazığa da yanmış motor yağı sürdüm,kutuları karınca istilasından kurtarmak için bence en etkili yöntem bu,daha önce kutuların etrafına veya kazıkların dibine kireç,talk pudrası ve çeşitli ilaçlar kullanmama rağmen başarılı olamamıştım yanık yağ hariç hepsinin üzerinden geçti karıncalar.

Bu kutuları 3 cm kalınlığında sert strafordan katlanır çerçeve olarak yapmıştım,kutuların altı tamami ile tel olduğu için bu kutularda arı terki hiç olmadı ve çok kullanışlı.

Yukardaki 5 çerçevelik ruşeti de 2 cm lik sert strafordan yaptım, mayıta, haziranda gelişmiş kolonilerden aldığım kapalı yavrulu 1 adet çerçeve arısı ile birlikte 1 çerçeve de ballı polenli yine arısı ile 1 çerçevenin de sadece arısını bu kutulara koydum ve çıkmak üzere olan bir adet meme verdim şu an 5 çerçeve oldular inşallah kışı rahat çıkarlar...
Arı çoğaltmak için büyük kovana ihtiyaç yok bence bu kutuyu yapmak çok basit ve çok ucuz!
Havalandırması yeterli ise de arı bu kutuları kesinlikle kemirmiyor.

Yukarıda görülen kutu da piyasada satılan bir anarı çiftleştirme kutusu,bu kutulardan elimde bir kaç tane var fakat bu kutularda , sıcaklarda terkler oluyor havalandırma hiç yok,10 mm çapında bir giriş deliği var havalandırma sadece oradan oluyor, ne kadar olacaksa yani hiç olmuyor bu kutuları bir daha kullanmayı da düşünmüyorum...

Arılık seçerken dikkat edilecek bazı noktalar var;kuzey tarafı kapalı olursa çok iyi olur kuzeyden gelen soğuk rüzgarı fırtınayı almaz doğu tarafı açık olmalı ki sabah güneşini alsın,arı güneşin doğması ile birlikte işe başlasın güney tarafıda açık olursa tadından yenmez :-)
Yeni yerimde bu özellikler mevcut ve tabiki en önemli detaylardan biri de su olması , arılığa su taşımak büyük eziyet oluyor ve ayrıca yol da çok önemli arılığa muhakkak araç girmeli araç giremiyorsa arıyı taşırken veya sağımda büyük problem oluyor.
Arılığın ön kısmı yani güney tarafı bu yıl , bu görünen bölgede ayçiçeği yoktu inşallah önümüzdeki yıl ayçiçeği ekilir.
Ufukta görülen ağaçlıklar Yunanistan'a ait yürüyerek 10 dk falan çeker herhalde...


Bu ağaç ta arılığın arkasında üzerinde çok ahlat vardı bir tane tattım hoşuma gitmedi meyvası döküldü gitti heba oldu, bizim meyve düşmanı gelmedi gelse idi muhakkak turşu falan kurardı :-)
Günahını almayayım arkadaşımın, dün akşam kargo geldi ve büyük bir paket ; Allah,Allah dedim bu da nedir acaba kargo parası bile ödenmiş...

Paketin üzerine baktım gebzeden geliyor "sevgili dostumdan" hakkını yememek lazım kargo için çok güzel paket hazırlıyor, paket fizana da gitse kesinlikle bir şey olmaz :-)



Paketi açtım taaaaaaa uzaklardan Erzincan dolaylarından tulum peyniri ve fasülye ve İstanbul dolaylarından da plastik çerçeve yan kulağı, dostluk böyle bir şey olsa gerek, hatırlanmak çok güzel bir şey sağ olun var olun gönderenlerden ve dağıtım işini üstlenen arkadaşlarıma çok teşekkür ederim.
Şu 3-4 yıl zarfında sanal alemde (aslında hiç de sanal değil) çok kıymetli dostlar edindim hepiniz sağolun var olun...
Gözlerim yaşardı daha fazla yazamayacağım, "peynirin" tadına bakmaya gidiyorum...