Selam; Konuyu tabiki biliyoruz fakat tekrarın bir zararı olmaz diyerek ve eksiklerimizi gidermek maksadı ile bir daha gözden geçirsek zannedersem zararı olmaz.
Maalum...
Bu yıl ile geçtiğimiz yılı kıyaslarsak, bu yıl geçtiğimiz yıla göre çok olmamakla beraber biraz daha verimsiz olduğunu söyleyebiliriz galiba.
Aslında bana göre 2008 ile 2009 arasında çok büyük bir fark olmadı.
Bunu şöyle açıklayabilirim; daha önceki yılllarda, büyük bal akışının sürdüğü dönemler, daha uzun süreli oldu.
Bu yıl bu süre büyük bal akışının sürdüğü dönemde yağışların fazla olması sebebi ile ayçiçeğindeki nektar yağmur nedeni ile yıkandı ve arı, nektarı uzun süreli olarak alamadı.
Benim bulunduğum yerde nektar akımı 1 hafta süre ile kesintisiz olarak geldi ve bitti.
Bu bir hafta süre içinde kuvvetli koloniler yapacağını yaptı, 1 ilaveyi 3-4 gün içinde doldurdu.
Kuvvetli kolonilere göre biraz daha zayıf olan koloniler, süre kısa olduğu için, hali ile daha az nektar topladı veya hiç toplayamadı.
Ama, nektar gelişi 20 gün sürse idi bu koloniler de bal yapacaktı.
Benim bu yıl ki bal ortalamam , koloni başına 1 teneke oldu.
Geçtiğimiz yıllar ile kıyasladığımda yarım teneke daha az.
Allah bin bereket versin kesinlikle şikayetim yok.
Bunlar niye yazdım?
Bunları yazma sebebim bir kıyaslama yapmak, hatalarımızı tespit etmek için.
Peki kıyaslamayı nasıl yapacağım?
Tabiki bana en yakın arılıktaki arıcı arkadaşlarım ile kıyaslama yapacağım.
Benim arılarım bu yıl yaklaşık olarak 2 km mesafeden nektar taşıdılar.
Yani mesafe bayağı uzak.
Bana en yakın arıcı da arılarını ayçiçek bölgesinin tam ortasına taşıdı.
Aramızdaki mesafe arılar taşındıktan sonra yaklaşık 3-4 km oldu.
Arkadaşın arıları 50 mt ye çalıştı benim arılarım da 2 km ye çalıştı.
O bu kadar avantajlı iken, hasatta her şey belli oldu.
O dört koloniden 1 teneke bal aldı, ben koloni başına 1 teneke bal aldım.
Arılarını taşımayıp nektar kaynağından uzak olan arkadaşların bir çoğu da sıfır çektiler.
Peki niçin böyle oldu?
Bence bu durum yalnış koloni yönetiminden ve en önemlisi kış arılarının yetiştirilmemesinden oluştu.
Kış arısı nedir?
Bu soruyu şöyle cevaplayabiliriz;
Kış arısı, kışın kolonin mevcudiyetini devam ettirip, bahara kadar koloniye hizmet eden arılardır.
Hasattan sonra, yani şu anda kolonideki gördüğümüz arıların tamamına yakını kısa zamanda öleceklerdir.
Şu anda kovana nektar gelmediği için anaarı yumurta yapmamaktadır
Durum böyle olunca da koloni hızla küçülme eğilimine girecektir.
Kışa, az mevcutla ve yaşlı arılar ile giren koloni, kış içinde yaşlı arılar da ölünce bahara çok az bir mevcut ile çıkacaktır.
Daha tam bahara çıkmadan arıcı, arıya bal ve pudra şekeri ile yapılan kek tabir ettiğimiz katı yemi vererek büyük bir hata daha işliyor ve koloniyi büyük bir çıkmaza sokuyor.
Bahara az bir mevcut ile çıkan arıyı kuvvetlendirmek için yapılan şuruplamalar da fazladan bir zaman kaybı ve ek bir maliyet oluyor.
Çoğu zaman yapılan bu işlemler de koloniyi bal toplayabilecek konuma getirmeye yetmiyor.
Zamanında çoğalamayan koloni, sonradan çoğalsada büyük bal akımında çalışacak tarlacılarını da yetiştiremiyor.
Arı kalabalık olsa da tarlacı arısı az olduğundan bal toplayamıyor.
Ve... sonuç hüsran oluyor.
İşte onun içindir ki bizim için 2010 sezonu şimdi başladı.
Yani hasattan hemen sonra başladı.
Peki ne yapacağız?
Bu ayda(ağustos) her taraf kurudu nektar gelmiyor denecek kadar az.
Nektar gelmediği için kolonide çoğalma arzusu da söndü ana arı yumurtlamıyor.
Koloni küçülme eğilimine girdi, eğer müdahale edilmezse her geçen gün küçülecek.
İşte tam şu anda koloniyi genç arılar yetiştirme hususunda teşvik etmemiz gerekiyor.
Teşvik etme işlemi arıyı yemlemek demektir.
Bu yemlemenin en zahmetsiz şekli de kek vermektir.
Yani kışın vereceğimiz keki şimdi vermeliyiz.
Koloni verilen keki hafif bir nektar akışı olarak algılayacak ve çoğalma arzusu duyarak genç arılar yetiştirmeye başlayacaktır.
İşte bu arılar kış arıları olacaktır.
Bu yemleme işini havaların soğumasına 1 ay kalana kadar devam ettirmek gerekiyor.
Yani son 1 ay kalana kadar arının üstünden yemi eksik etmeyeceğiz yiyebildiği kadar verceğiz.
Arı bu yemi biriktirmeyip sadece yavruya harcayacaktır.
Yemleme başladığı anda varroa mücadelesi de başlamalıdır ki çıkan arılar sağlıklı olsun.
Soğukların başlamasına 1 ay kala teşvik yemlemesi bitirilmelidir.
Yavru yetiştirmek için petekler boşaltılmış ve kolonin kışlık yiyeceği azalmıştır.
Koloniye kış stoğu yaptırılmalıdır.
İşte bu konu çok önemlidir.
Stoğu ne ile yaptıracağız?
Bu durumu şöyle açıklayabilirim;
Normalde arının ömrü yaklaşık 2 ay diyebiliriz.
Çünkü arı çalışıyor ve yıpranıyor.
Yani ''NEKTAR'' taşıyan arının ömrü kısalıyor.
Bitkiden aldığı nektarı invert edip bala çevirirken ömrünü bitiriyor.
Kolonide kışlayacak arılar yani kışı çıkacak koloninin idamesini sağlayacak olan arılar çalışmadığı için ömürleri 5-6 ay civarında olabiliyor.
O zaman stoğu öyle bir madde ile yaptıralım ki hem arı'' zarar görmesin'' hem de arıyı ''yormayıp ömrünü kısaltmayalım'' ve baharda olabildiğince bu arılardan yararlanabilelim.
Ve bu öyle bir şey olsun ki nektar kıtlığında bir koloniye verdiğimizde yanındaki kolonin dikkatini çekmesin'' yağmalama'' olmasın.
Bu yağma olayı hepimizin bildiği gibi çok önemlidir şayet bir başlarsa önüne geçmek imkansız gibi bir şeydir.
Her şeyin sonu olabilir.
İşte bu madde yani arılara kış stoğu olarak vereceğimiz madde;
''İNVERT ŞURUP''tur.
Bunun başka bir alternatifi yoktur.
Kovandaki arılı her çerçeve başına 1.5kg toz şeker hesap edilip, bu şeker invert şurup yapılarak koloniye 2 veya 3 defada verilerek işlem tamamlanmalıdır.
Zannedersem 1 yıldır üstüne basa, basa niye ''invert şurup'' dediğim anlaşılmıştır.
Elin gavuru bu olayı keşfetmiş yıllardır hem profesyonel arıcısı hem de amatör arıcısı kullanıyor.
İnvert şurubu kullanarak her daim arısını güçlü tutuyor ve yıllık bal ortalamasını bizden 3-4 kat fazla yapıyor.
Bildiğiniz gibi ben bunu açıkladığımda bir çok kişi üzerime çullandı.
Kekçisinin işine gelmedi ağzına geleni söyledi...
Prof.unun işine gelmedi bir sürü laf etti...
Fakat en gücüme giden olay şu sanal alemde arıcıların liderliğine soyunan, herşeyi biz biliriz edası ile onu, bunu azarlayan bazı kişilerin bana karşı takındığı tavır oldu.
Yahu..
Madem bu işi biliyorsunuz niye invertin zararlı olduğunu kanıtlayamıyorsunuz?
Niye araştırmıyorsunuz, bu meret zararlı ise hangi zararları vardır söylesenize?
Birisi; bana hakaret ettiler deyip demogoji yapıyor.
Aslında orada hakarete uğrayan benim,bana hakaret edildi siz de buna seyirci kaldınız...
Ben de ''taş yerinde ağırdır'' demiştim o gün.
Bu gün de aynı şeyi söylüyorum ''taş yerinde ağırdır''
Gerçekler canınızı acıtıyorsa siz bilirsiniz.
Tabii ki bu invert olayı yeni bi şey değil, ben öyle bi şey asla demedim sadece avrupalı arıcıların faydalandığı bir durumu açıklamaya çalıştım, bundan niye rahatsızlık duyuyorsunuz anlamış değilim.
İngiliz araştırmacı Bailey'in 1975 yılında yayınlanan ''honey bee pathology'' kitabında inverti olumsuz bulduğunu söylüyorsunuz.
''Honey bee pathology'' isimli kitap sadece İngilizce olarak yayınlanmıştır.
Bu kitabı okuduğunuzu zannetmiyorum, zannedersem sadece bir paragrafın tercümesini okudunuz.
Eğer orijinalini okudu iseniz lütfedip ilgili bölümün orijinal bir kopyasını bizede okutun.
Niye o öyle demiş bu böyle demiş diye afaki konuşuyorsunuz?
O tercümeyi de her kim yaptı ise yanlış yapmış.
Biraz beklerseniz ben size bu konu hakkında Bailey'in ne dediğini söylerim..
Arkadaşımızın biri de bir türkü tutturmuş hadi tartışalım, hadi tartışalım diyor, forum köşelerinde...
Neyi tartışacaksa..
Aslanlar gibi blogu var aslında...
Ama bu konu hakkında blogunda yazmıyor neden ise, acaba cesareti mi yok?konuya mı hakim değil?
Galiba konuyu foruma taşıyıp, hem forumu canlandırırım, hemde aradan sıyrılırım hesabı yapıyor.
Fakat arkasından kimse gitmiyor ne hikmet ise.
İnandırıcı olamıyormu acaba?
Bu gibi araştırmalar vakit ister, iyi derecede yabancı dil bilmek ister en önemlisi bu tür çevirileri yapmak için arıcılığı iyi bilmek gerekir.
Yabancı dilin iyi değilse, bir de araştırmayı üstün körü yaptı isen, ilk önce kendine sonrada çevrene zarar verirsin.
Tıpkı formik asitte olduğu gibi...
Kovanın iç hacmini hesaplamadan, bu hacimde günlük ne kadar asit buharlaştıracağını bilmezsen tabii ki sonuç hüsran olur.
Bir daha formik asidin adını bile anmazsın ...
Sonrada şaşırıp, ağustos ayında oksalik yapmaya kalkarsın...
İşin vehametini kavrayamayana'' ben yaptım oldu'' mantığı her zaman cazip gelmiştir.
Maalum...
Bu yıl ile geçtiğimiz yılı kıyaslarsak, bu yıl geçtiğimiz yıla göre çok olmamakla beraber biraz daha verimsiz olduğunu söyleyebiliriz galiba.
Aslında bana göre 2008 ile 2009 arasında çok büyük bir fark olmadı.
Bunu şöyle açıklayabilirim; daha önceki yılllarda, büyük bal akışının sürdüğü dönemler, daha uzun süreli oldu.
Bu yıl bu süre büyük bal akışının sürdüğü dönemde yağışların fazla olması sebebi ile ayçiçeğindeki nektar yağmur nedeni ile yıkandı ve arı, nektarı uzun süreli olarak alamadı.
Benim bulunduğum yerde nektar akımı 1 hafta süre ile kesintisiz olarak geldi ve bitti.
Bu bir hafta süre içinde kuvvetli koloniler yapacağını yaptı, 1 ilaveyi 3-4 gün içinde doldurdu.
Kuvvetli kolonilere göre biraz daha zayıf olan koloniler, süre kısa olduğu için, hali ile daha az nektar topladı veya hiç toplayamadı.
Ama, nektar gelişi 20 gün sürse idi bu koloniler de bal yapacaktı.
Benim bu yıl ki bal ortalamam , koloni başına 1 teneke oldu.
Geçtiğimiz yıllar ile kıyasladığımda yarım teneke daha az.
Allah bin bereket versin kesinlikle şikayetim yok.
Bunlar niye yazdım?
Bunları yazma sebebim bir kıyaslama yapmak, hatalarımızı tespit etmek için.
Peki kıyaslamayı nasıl yapacağım?
Tabiki bana en yakın arılıktaki arıcı arkadaşlarım ile kıyaslama yapacağım.
Benim arılarım bu yıl yaklaşık olarak 2 km mesafeden nektar taşıdılar.
Yani mesafe bayağı uzak.
Bana en yakın arıcı da arılarını ayçiçek bölgesinin tam ortasına taşıdı.
Aramızdaki mesafe arılar taşındıktan sonra yaklaşık 3-4 km oldu.
Arkadaşın arıları 50 mt ye çalıştı benim arılarım da 2 km ye çalıştı.
O bu kadar avantajlı iken, hasatta her şey belli oldu.
O dört koloniden 1 teneke bal aldı, ben koloni başına 1 teneke bal aldım.
Arılarını taşımayıp nektar kaynağından uzak olan arkadaşların bir çoğu da sıfır çektiler.
Peki niçin böyle oldu?
Bence bu durum yalnış koloni yönetiminden ve en önemlisi kış arılarının yetiştirilmemesinden oluştu.
Kış arısı nedir?
Bu soruyu şöyle cevaplayabiliriz;
Kış arısı, kışın kolonin mevcudiyetini devam ettirip, bahara kadar koloniye hizmet eden arılardır.
Hasattan sonra, yani şu anda kolonideki gördüğümüz arıların tamamına yakını kısa zamanda öleceklerdir.
Şu anda kovana nektar gelmediği için anaarı yumurta yapmamaktadır
Durum böyle olunca da koloni hızla küçülme eğilimine girecektir.
Kışa, az mevcutla ve yaşlı arılar ile giren koloni, kış içinde yaşlı arılar da ölünce bahara çok az bir mevcut ile çıkacaktır.
Daha tam bahara çıkmadan arıcı, arıya bal ve pudra şekeri ile yapılan kek tabir ettiğimiz katı yemi vererek büyük bir hata daha işliyor ve koloniyi büyük bir çıkmaza sokuyor.
Bahara az bir mevcut ile çıkan arıyı kuvvetlendirmek için yapılan şuruplamalar da fazladan bir zaman kaybı ve ek bir maliyet oluyor.
Çoğu zaman yapılan bu işlemler de koloniyi bal toplayabilecek konuma getirmeye yetmiyor.
Zamanında çoğalamayan koloni, sonradan çoğalsada büyük bal akımında çalışacak tarlacılarını da yetiştiremiyor.
Arı kalabalık olsa da tarlacı arısı az olduğundan bal toplayamıyor.
Ve... sonuç hüsran oluyor.
İşte onun içindir ki bizim için 2010 sezonu şimdi başladı.
Yani hasattan hemen sonra başladı.
Peki ne yapacağız?
Bu ayda(ağustos) her taraf kurudu nektar gelmiyor denecek kadar az.
Nektar gelmediği için kolonide çoğalma arzusu da söndü ana arı yumurtlamıyor.
Koloni küçülme eğilimine girdi, eğer müdahale edilmezse her geçen gün küçülecek.
İşte tam şu anda koloniyi genç arılar yetiştirme hususunda teşvik etmemiz gerekiyor.
Teşvik etme işlemi arıyı yemlemek demektir.
Bu yemlemenin en zahmetsiz şekli de kek vermektir.
Yani kışın vereceğimiz keki şimdi vermeliyiz.
Koloni verilen keki hafif bir nektar akışı olarak algılayacak ve çoğalma arzusu duyarak genç arılar yetiştirmeye başlayacaktır.
İşte bu arılar kış arıları olacaktır.
Bu yemleme işini havaların soğumasına 1 ay kalana kadar devam ettirmek gerekiyor.
Yani son 1 ay kalana kadar arının üstünden yemi eksik etmeyeceğiz yiyebildiği kadar verceğiz.
Arı bu yemi biriktirmeyip sadece yavruya harcayacaktır.
Yemleme başladığı anda varroa mücadelesi de başlamalıdır ki çıkan arılar sağlıklı olsun.
Soğukların başlamasına 1 ay kala teşvik yemlemesi bitirilmelidir.
Yavru yetiştirmek için petekler boşaltılmış ve kolonin kışlık yiyeceği azalmıştır.
Koloniye kış stoğu yaptırılmalıdır.
İşte bu konu çok önemlidir.
Stoğu ne ile yaptıracağız?
Bu durumu şöyle açıklayabilirim;
Normalde arının ömrü yaklaşık 2 ay diyebiliriz.
Çünkü arı çalışıyor ve yıpranıyor.
Yani ''NEKTAR'' taşıyan arının ömrü kısalıyor.
Bitkiden aldığı nektarı invert edip bala çevirirken ömrünü bitiriyor.
Kolonide kışlayacak arılar yani kışı çıkacak koloninin idamesini sağlayacak olan arılar çalışmadığı için ömürleri 5-6 ay civarında olabiliyor.
O zaman stoğu öyle bir madde ile yaptıralım ki hem arı'' zarar görmesin'' hem de arıyı ''yormayıp ömrünü kısaltmayalım'' ve baharda olabildiğince bu arılardan yararlanabilelim.
Ve bu öyle bir şey olsun ki nektar kıtlığında bir koloniye verdiğimizde yanındaki kolonin dikkatini çekmesin'' yağmalama'' olmasın.
Bu yağma olayı hepimizin bildiği gibi çok önemlidir şayet bir başlarsa önüne geçmek imkansız gibi bir şeydir.
Her şeyin sonu olabilir.
İşte bu madde yani arılara kış stoğu olarak vereceğimiz madde;
''İNVERT ŞURUP''tur.
Bunun başka bir alternatifi yoktur.
Kovandaki arılı her çerçeve başına 1.5kg toz şeker hesap edilip, bu şeker invert şurup yapılarak koloniye 2 veya 3 defada verilerek işlem tamamlanmalıdır.
Zannedersem 1 yıldır üstüne basa, basa niye ''invert şurup'' dediğim anlaşılmıştır.
Elin gavuru bu olayı keşfetmiş yıllardır hem profesyonel arıcısı hem de amatör arıcısı kullanıyor.
İnvert şurubu kullanarak her daim arısını güçlü tutuyor ve yıllık bal ortalamasını bizden 3-4 kat fazla yapıyor.
Bildiğiniz gibi ben bunu açıkladığımda bir çok kişi üzerime çullandı.
Kekçisinin işine gelmedi ağzına geleni söyledi...
Prof.unun işine gelmedi bir sürü laf etti...
Fakat en gücüme giden olay şu sanal alemde arıcıların liderliğine soyunan, herşeyi biz biliriz edası ile onu, bunu azarlayan bazı kişilerin bana karşı takındığı tavır oldu.
Yahu..
Madem bu işi biliyorsunuz niye invertin zararlı olduğunu kanıtlayamıyorsunuz?
Niye araştırmıyorsunuz, bu meret zararlı ise hangi zararları vardır söylesenize?
Birisi; bana hakaret ettiler deyip demogoji yapıyor.
Aslında orada hakarete uğrayan benim,bana hakaret edildi siz de buna seyirci kaldınız...
Ben de ''taş yerinde ağırdır'' demiştim o gün.
Bu gün de aynı şeyi söylüyorum ''taş yerinde ağırdır''
Gerçekler canınızı acıtıyorsa siz bilirsiniz.
Tabii ki bu invert olayı yeni bi şey değil, ben öyle bi şey asla demedim sadece avrupalı arıcıların faydalandığı bir durumu açıklamaya çalıştım, bundan niye rahatsızlık duyuyorsunuz anlamış değilim.
İngiliz araştırmacı Bailey'in 1975 yılında yayınlanan ''honey bee pathology'' kitabında inverti olumsuz bulduğunu söylüyorsunuz.
''Honey bee pathology'' isimli kitap sadece İngilizce olarak yayınlanmıştır.
Bu kitabı okuduğunuzu zannetmiyorum, zannedersem sadece bir paragrafın tercümesini okudunuz.
Eğer orijinalini okudu iseniz lütfedip ilgili bölümün orijinal bir kopyasını bizede okutun.
Niye o öyle demiş bu böyle demiş diye afaki konuşuyorsunuz?
O tercümeyi de her kim yaptı ise yanlış yapmış.
Biraz beklerseniz ben size bu konu hakkında Bailey'in ne dediğini söylerim..
Arkadaşımızın biri de bir türkü tutturmuş hadi tartışalım, hadi tartışalım diyor, forum köşelerinde...
Neyi tartışacaksa..
Aslanlar gibi blogu var aslında...
Ama bu konu hakkında blogunda yazmıyor neden ise, acaba cesareti mi yok?konuya mı hakim değil?
Galiba konuyu foruma taşıyıp, hem forumu canlandırırım, hemde aradan sıyrılırım hesabı yapıyor.
Fakat arkasından kimse gitmiyor ne hikmet ise.
İnandırıcı olamıyormu acaba?
Bu gibi araştırmalar vakit ister, iyi derecede yabancı dil bilmek ister en önemlisi bu tür çevirileri yapmak için arıcılığı iyi bilmek gerekir.
Yabancı dilin iyi değilse, bir de araştırmayı üstün körü yaptı isen, ilk önce kendine sonrada çevrene zarar verirsin.
Tıpkı formik asitte olduğu gibi...
Kovanın iç hacmini hesaplamadan, bu hacimde günlük ne kadar asit buharlaştıracağını bilmezsen tabii ki sonuç hüsran olur.
Bir daha formik asidin adını bile anmazsın ...
Sonrada şaşırıp, ağustos ayında oksalik yapmaya kalkarsın...
İşin vehametini kavrayamayana'' ben yaptım oldu'' mantığı her zaman cazip gelmiştir.
12 yorum:
merabalar ali şekerli abim sana sonuna kadar katılılıyorum 11 senedir amatör arıcılık yapıyorum senden ögrendiklerimi 10sene evel örenseydim bugün çok başka yerlerde olurdum sanal ortama aktardıgın bilgler için sana çok teşekürü ediyorum sayın abim bizler o bloklarıda izliyoruz oralarda reklam ve rant kavgaları var esenler otogarının altıda keşana geldimde seni görmek ve tanışmak isterim sayın abim saygılar
Ali abi bu haber çok önemliydi, bende kış arıları ve yeni sezon için uyarı yazısı yazacaktım sen daha erken davrandın. Şu an hasattan sonra en önemli konu varova mücadelesi, peşinden kış arılarının hazırlanması, şimdi kek zamanı. Ben hasattan sonra Trakyada 1 litre üzeri şurup verdim bu gecede arılarımı püren için Gebze ye naklettim.Pürenin açmasınada 3 hafta var, geldiğimiz yerdede hiç çiçek yok, hemen her kovana kek verecegim.
Başkalarını boş ver, ben daha önce bir kaç kez dedimki bloklarda haber varmı, yada ben arıcılıga yeni başladım yapılan haberlerden ne gibi püf noktaları yakalarım gibi sorular sordum ve bu magazincilerin haberlerini geriye doğru 10 haberde bir püf noktası araştırın dedim. Kim kimin ne yaptıgını çok iyi biliyor sana takma kafana diyecem ama bende çok takarım bu tür konuları onun için en iyisi her şeyi kafaya takmak::)))
7/8/09
SLM...
Ali abi.
Hasatın bereketli ve hayırlı olsun.Benim gibi kendini acemi olarak gören birisi bile arılarını sezona bu kadar güçlü sokabilmiş ise bunun sebepi bilinmelidir ki inverttir.Daha hasatımı yapmadım fakat diyebilirim ki geçen yılın iki katı civarında bal hasatı yapacağımı düşünüyorum.Hala invert konusunda önyargıları olanları da bu saatten sonra ikna olacağını da düşünmüyorum.
Ali Bey, Merhaba !
Güçlü kolonilerin ve bu bağlamda kış arılarının önemini biliyorum. Arıcılıkta yıl, Ağustosta başlar. Kış arıları yetiştireyim derken kovandaki kışlık besin stoğunu tüketme riski de var. Bu riskin bertaraf edilmesi gerektiğini de çok güzel açıklamışsınız.
Şu an kendimi, iyileşmeye yeni başlamış bir yaranın kabuğunu bilmeden ve istemeden kaldırmış
gibi hissediyorum. Önceki tartışma sürecini tam olarak bilmediğim için beni hoşgörürseniz
"üslubunuz fazla sert gibi geldi bana" diyeceğim.
İnvert şurup hazırlayan arıcılarımız sizden öğrendiğine göre ben de size sorayım:
1) İnversiyon için daha düşük sıcaklıklar yeterli olmaz mı? Yada, HMF değerinin daha düşük olabilmesi için neler yapılabilir?
2) İnvert şurubun da tazeyken kullanılması gerekmez mi?
3) İnvert şurup, herşey demek değildir, değil mi? Bizden katbekat yüksek verim sağlayan arıcıların bizden farklı olarak, invert şurup kullanmaktan başka uygulamaları da vardır sanırım.
Anlaşılan o ki: Bu konu, ya yeni bilgiler ve yeni bakış açılarıyla yeniden tartışılacak, herkes kendisi için uygun bir sonuca varacak; yada yine kalpler kırılacak. Bu kez ben de ara dayağı yiyeceğim.
Nice nice başarılı yıllar...
Sağlık ve mutluluklar dilerim...
MERHABALAR YAZDIKLARINIZIN HEMEN HEMEN TAMAMINA KATILMAKLA BERABER İNVERT ŞURUP KONUSU HALEN AKLIMDA TEREDDÜTLER OLUŞTURMAKTA BUNU SÖYLERKEN KESİNLIKLE İNVERT ŞURUP KARŞITI DEĞİLİM VE BU KONUDA KESİNLIKLE TARTIŞMA YAPMAK NİYETİNDEDE DEĞİLİM İLK ÖNCE İNVERTİN YAPILMASI BİRKAÇ KOLONİSİ OLAN İÇİN KOLAY OLABİLİR AMA YÜZ YÜZELLİ KOLONİSİ OLANLAR İÇİN BAYAĞI ZOR BİRDE ARAZİ ŞARTLARINDA UYGULAMAYA KALKARSAN İMKANSIZ ARILARIN NEKTARI BAL ÇEVİRİRKEN YORULDUĞUNDAN BAHSEDİYORSUNUZ BUDA DOĞRU VE ÖMÜR KISALIĞINA ETKİSİDE OLABİLİR AMA ASIL ÖMRÜNÜ KISALTAN ETKENLERİN BAŞINDA BU NEKTARI KOVANA TAŞIYINCAYA KADAR ZAMANDA HARCADIDIĞI VEYA YAPMIŞ OLDUĞU UÇUŞLARIDA GÖZARDI ETMEMEK LAZIM DEDİĞM GİBİ YAZINIZA KATILIYORUM SAĞLICAKLA KAL
Merhaba Ali bey Ben Afyon Sandılı dan Besim Siz Bildiklerinizi yazıp yayınlamaya devam edin Hatta herkes ne biliyorsa söylesin okuyucularda işine yarayan bilgiyi alsın biz senin bloğonu ve icatlarını izleyip yararlanmaya devam edceğiz devamm
Ali abi, yazının içeriğindeki invert şurup olayına katılıyorum. Daha öncede dediğim gibi inver şurup olayı elbetteki önemli ancak yapılış şekli dahada önamlidir ve bu konuda çok dikkatli olunmasında ısrarlıyım, çünkü şeker şurubu kaynadığı sürece karamelleşme olacağı gibi HMF oranıda yükselecektir. Yurt dışında yapılan invert şuruplar bir nevi mayalanma şekli kullanılarak yapılıyor, yakında bizdede bu ürünler çıkacaktır bu yönde çalışmalar var biliyorum. Bloglardaki sataşmalar maalesef bazen haddini aşan sataşmalara varıyor bu konuda üzülüyorum, ne olur daha saygılı olarak tartışsak olmazmı? Arıcılık ekmek kapımızsa ki öyledir de ekmeğimize saygılı olmak gerekir. Sevgi, saygı ve hoşgörülü olarak konuları tartışarak daha iyi şeyleri yapacağımız kesindir ve bunu başaracağımızada inanıyorum. Çok değerli hocam sayın Nizamettin KAYRAL'ın dediği gibi "ARILARDA EN İYİ BAKIM SONBAHAR BAKIMIDIR" sözü gelecek bahara arıları hazırlamanın yolunu çok iyi anlatıyor. Bizlerde bu ışık doğrultusunda yöntemlerimizi geliştirelim. KIRMADAN, KÜSMEDEN, EGOMUZA YENİLMEDEN... Saygılarımla...
Sayın Lütfü Aydın ilginize teşekkür ederim.Kim ne derse desin doğru bildiklerimi açıklamaya devam edeceğim.Ben Keşanda ikamet etmiyorum,Edirne merkezdeyim kısmet olursa olur tabii ki
Ali kardeşim 2 gündür moralim çok bozuk.Biz tartışmayı da bilmiyoruz.İnvert dedik şu başımıza gelene bak.Doğru dürüst araştırma yapıp ta yanılıyorsun deseler inan yüreğim gam yemeyecek.
Afaki konuşup birde belden aşağı belden yukarı kelimelerini duyunca inan çileden çıkıyorum.Kime ne kötülük yapmışız anlayamadım.Neyse boş ver.Kendi blogları hatalar ile dolu...Demekki biz böyle bi şey yapsak tefe koyacaklar.
Yusuf kardeşim iyi dileklerin için çok sağol.İnşallah senin hasatın da bereketli olur.Evet seninle aynı fikirdeyim.Fakat ben anlatmaktan bıkmayacağım.
Sayın Cahit bey, siz iyileşmeye başlayan yaranın kabuğunu falan kaldırmadınız, çünkü o yara hiç iyileşmedi.Her fırsatta ,sağ olsunlar kanattılar o yarayı. Onun için kendinizi hiç üzmeyin.Üslubumun da sert olduğunu hiç düşünmüyorum.Bildiğiniz gibi bu , bir etki tepki meselesidir. Bir yerden bir yumruk yerseniz sizinde karşılık vermeniz doğaldır. Öyle değil mi?
Bakınız Cahit bey arıcılıkta bilginiz ne düzeydedir bilmiyorum ama bu konuya , sorduğunuz sorulardan dolayı yabancı olduğunuzu düşünüyorum.Aslına bakarsanız hepimiz yabancıyız.Şunun şurasında bir kaç yıldır iyi yönde gelişmeler oluyor kanısındayım.Ben bu konuyu defalarca anlattım blogta hepsi detaylı olarak var.Fakat yine de sorularınıza cevap vermeye çalışayım;
Kış arılarını yetiştirirken besin stoğunu kaybetme riski yoktur.
Çünkü stok kesin olarak kaybedilecektir.
Koloni yavrulamak için kendine yer açacak , yani mevcut balı yiyecektir.Daha sonra , yani yavrular çıktıktan sonra kesinlikle stok tamamlanmalıdır.
1)İnversiyon düşük sıcaklıkta ve farklı yöntemlerle de yapılıyor.
Kullandığımız yöntemde de HMF yüksek olmuyor.
2)İnvert şurup'un 6 aya kadar raf ömrü vardır.
3)Eğer bilinçli şekilde arıcılık yapılacaksa, evet invert, her şey demektir.
Çünkü bilinçli yapılan arıcılıkta ,Kış arıları önemli ise invert kullanmanız da kaçınılmazdır.
Nektarın gelmediği dönemde yüklü dozda sükroz şurubu ile besleme yapmak çok risklidir.(yağma nedeni ile)
Bazı bölgelerin balları da kışlama için uygun değildir.
Mesela ayçiçek balı,içindeki polen nedeni ile arı için iyi bir kış yemi değildir.
Konu dağılıyor bu konudan daha sonra ayrıca bahsedeğim.
Arıcılıkta başarı, doğru bir koloni yönetimi ile olur tabiki.
İnvert de koloni yönetiminde önemli bir basamaktır.
Bence göz ardı edilemez.
Benim blogta bu konu hakkında bir araştırma yaparsanız. sorularınıza daha geniş bir cevap bulursunuz.
Bu konuyu bilmeden yeniden deşelediniz, çok ta iyi yaptınız.
Çok daha yeni bilgilere ulaştım...
Pazartesi akşamı bir sürprizim daha olacak:)
Sayın Ali Yener bey bundan sonraki açıklamalarım zannedersem sizi tatmin edecek.
Sayın Besim bey,Yapıcı yorumunuz için teşekkür ederim.
Afyon,Sandıklı'ya selamlar.
Ali abi,çok önemli konulara ışık tutuyorsun.Kış arısı iyi düşünülmesi gereken bir konudur.Ana arı kaybı,koloni çökmesi,işçi arı azalması,kış arısının üretilememesinin sonucudur.Acaba arıcı arkadaşlar,invert şurup konusunda ,olumsuz söz söyleyenler için,şunu diyiyorum.Hepimizin annesi,ailesi kış için reçel yapmaktadır.Evimizde yapılan reçelde HMF oranını ölçürdünüzmü.Bu hassasiyetinizi bundaan sonra göstereceğinize inanarak, sonuçları paylaşırsanız müteşekkir kalırım.selam ve saygılarımla.
Merhaba Ali bey!kış beslemesi konusundaki görüşlerinize tamamen katılıyorum.Ancak benim gibi gezginci arıcılık yapıpda çam balına giren arıcılar için bir açıklama yaparsanız sevinirim.şöyleki Benim arılarım şu anda muğla milas ilçesinde ve birinci hasadı bayram tatilinde yaptım ikinci hasadı ekimin onbeşi gibi yapmayı düşünüyorum bu durumda sonbahar beslemesi kasım aralığa kalıyor birde dışarıdan yeterli bal buluyorsa nasıl davranmalıyız. teşekkürler
Besim bey çok zor cevaplanacak bir soru sormuşsunuz.
Şöyleki; uzmanlar çamda 15 günden fazla kalınmamasını öneriyorlar(polen olmadığı için) zannedersem siz bir buçuk aydan fazla kalıyorsunuz.
Yavrulama olmadığı için de arınız çok zayıflıyor.
Zannedersem arı bitme noktasına gelir.
Dışardan nektar gelsede o zayıf arı kışlık stokunu acaba toplayabilirmi?
Sizin vereceğiniz şurubu alabilirmi?
Bir problem daha var galiba arının salgı balları ile kışlaması da hiç doğru değil yani çam balı.
İşiniz çok zor.
Bence kesin olarak beslemeniz lazım.
Ama o zayıf arıya kışı nasıl çıkartıyorsunuz?
Şayet o arı Edirne'de olsa kesin olarak söyleyebilirim ki kışı çıkamaz.
Afyon'un kışını bilmediğim için kesin olrak bir şey söylemem çok zor.
İnşallah her şey gönlünüzce olur.
Ali Bey yorumunuz için teşekkür ederim.Afyon iklimi karasal iklim Sandıklı biraz daha ege bölgesine yakın ancak yinede kışları soğuktur bunun için arıları baharda getiriyorum yani balı aldıktan sonra sahile indirip yavru yapmasını sağlıyorum kışı üç dört çerçeve çıkarırsa baharda güzel gelişiyor ve yazın 15- 18 çerçeve oluyor süreç boyle devam ediyor
Yorum Gönder